Disk Başkanı Arzuz Çerkezoğlu: “Haksız Vergi Sistemiyle Verdiklerini Kaşıkla Geri Alıyorlar”
Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR
Türkiye Devrimci Personel Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kartal Meydanı’nda “Vergide Adalet İçin İşçi Toplantısı” adı altında miting düzenledi. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu mitingde şunları söyledi: “Grevleri yasaklamakla övünen bir zihniyetin yönettiği ülkemizde, sistemin bütün çarkları zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak için dönüyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Adil olmayan bir vergi sistemiyle kaşıkla verdiklerini geri alıyorlar.”
DİSK’in Kartal Meydanı’nda düzenlediği “Vergi Adaleti İçin İşçi Toplantısı”na DİSK’e bağlı tüm sendikalar üyeleriyle birlikte katıldı. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Filistin’e Özgürlük. Filistin halkı yalnız değildir” pankartını açan işçilere seslenerek şunları söyledi:
“DİRENÇLİ FİLİSTİN HALKINA SELAM: Bu ülkenin tüm değerlerini, güzelliklerini üretenlere selam olsun! Selamlar çalışanlar, işçiler, emekliler, gençler, kadınlar, çocuklar! Selamlar takım hakları için çabalayan belediye personeli. Selamlar MESS ve işverenlerin dayatmalarına karşı ekmeğini savunan metal işçileri. Fabrikalarında taşeron sistemine izin vermeyen lastik personellerine selam olsun. Sağlıktan dokumaya, inşaattan enerjiye, tersanelerden plazalara kadar işin her sektöründen gelen işçi arkadaşlarım bu alanı dolduruyor. Beyaz yakalı, mavi yakalı, sendikalı, sendikasız tüm sınıf kardeşlerimize selamlar. Hepinizi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına selamlıyorum. Rica ederim arkadaşlar. Rica ederim yoldaşlar. Ve bugün 21 Ekim 2023’te Türk personel sınıfı olarak İstanbul Kartal Meydanı’ndan bir kez daha selam verelim. Selam olsun Filistin. Selamlar Filistin halkına, selamlar direnen Filistin halkına, selamlar Filistinli personel kardeşlerimize, selamlar Filistin sendikalarına. Min el irmak – ilaa el bahir – Filistin.
ÜLKEMİZDE, BÖLGEMİZDE VE DÜNYADA ADALET İSTİYORUZ: Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bu dünyanın düzeni kanlı. Her yerde savaşlar ve çatışmalar. Bu dünyanın sistemi bozuk. Bu düzenin gerek dünyada gerekse ülkemizde işçi sınıfına, işçilere, kadınlara ve tüm dünya halklarına vaat edeceği hiçbir şey kalmamıştır. Bu dünyanın düzeni adaletsizdir, biz bugün adalet için buradayız. Adalet için Kartal Meydanı’ndayız. Geçtiğimiz ay emeklilikte adalet için, insanca bir yaşam için, emeklilikte adalet için bu meydandaydık. Bugün vergide adalet için bu meydandayız. Önümüzdeki ay taban fiyatın belirlenmesi sürecinde bayrağımızı adaletle, gayretle, gayretle yükseltmek için yeniden bir arada olacağız. Evet adalet istiyoruz. Ülkede adalet istiyoruz. Bölgemizde adalet istiyoruz. Dünyada adalet istiyoruz.
HÜKÜMET SÖZCÜLERİ ENFLASYONUN NEDENİ OLARAK FİYATLARIN ARTTIĞINI İDDİA EDİYOR. EL INSAF EL INSAF: Değerli dostlar, bugün Cumhuriyetimizin 100. yılında tarihimizin en ağır dağıtım krizini yaşıyoruz. Ülkemizde gelir dağılımı hızla bozuluyor. Enflasyon nedeniyle düşük fiyatlar her geçen gün daha da düşüyor. Bir yandan tüm fiyatlar resmi enflasyona endekslidir. Ancak ülkemizde enflasyon doğru ölçülememektedir. Öte yandan ülkeyi yönetenler ve hükümet sözcüleri enflasyonun nedeni olarak fiyatlardaki artışı gösteriyor. El merhamet, el merhamet diyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun tüm verileri, özellikle 2015’ten sonra tüm departmanlarda sermaye kârlarının ve şirket kârlarının ne kadar arttığını, aynı dönemde tüm branşlarda fiyatların ne kadar düştüğünü gösteriyor.
TÜM TEKERLEKLER ZENGİNİ DAHA GÜÇLÜ, YOKSULLU DAHA FAKİR YAPMAK İÇİN DÖNÜYOR: Sendikalaşmanın, görev yapmanın, hak aramanın önündeki engeller nedeniyle sömürü her geçen gün artıyor. Grevleri yasaklamakla övünen bir zihniyetin yönettiği ülkemizde, sistemin bütün çarkları zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak için dönüyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi adaletsiz bir vergi sistemiyle kaşıkla verdiklerinin karşılığını kepçeyle alıyorlar. Çok uzun bir süre değil sevgili dostlar, biz hep birlikteyiz. 4 ay öncesini temmuz ayında hatırlayalım. Yılın ilk 6 ayında özellikle seçimlerden sonra her şeyin fiyatının arttığı, akaryakıt, mazot başta olmak üzere her şeyin fiyatının iki katına çıktığı, iğneden ipliğe her şeyin fiyatının arttığı bir dönem yaşadık.
HEPİMİZ YOKSUL OLDUK: Hepimiz fakirleştik. Çoğumuz için fiyat artışları TÜİK’in resmi enflasyonunun bile altındaydı. Peki ülkeyi yönetenler bu süreçte ne yaptı? Kayıplarımızı telafi ettiler mi? Ekmeğimizin azalmasına karşı önlem aldılar mı? Hayır sevgili dostlar, tam tersini yaptılar. Gerçek enflasyonun altında fiyat artışları bile biz, personel ve işçiler tarafından görüldü. İlk yaptıkları KDV, ÖTV gibi dolaylı vergileri artırarak cebimize ulaşmak oldu. Sevgili dostlar, bunu herkese anlatalım. Bunu herkese anlatmanızı rica ediyoruz. Arkadaşlar bunu iş yerindeki arkadaşlarımıza, yan taraftaki fabrikada çalışan arkadaşlarımıza, evdeki herkese, mahalledeki herkese, özellikle komşularımıza, marketlere anlatalım. Bu dolaylı vergiler ne kadar yüksek olursa o ülkedeki vergi adaletsizliği de o kadar büyük olur, örneğin KDV dediğimiz yani taban fiyatına bile ulaşamayan en fakirlerin ödediği KDV, zenginlerin ödediği KDV gibi. Milyonlarca doları olan ve bir kilo patates aldıklarında işverenler tarafından. Neden? Bu tüketimden toplanan vergi işçi, işveren, zengin ve fakir tarafından aynı oranda ödenmektedir. Çok kazanan da, az kazanan da aynı vergiyi ödüyor. Bu nedenle haksızlıktır. Ancak anayasamızın 73. maddesinde evet herkesin vergi ödemesi gerektiği belirtiliyor. Anayasa, ‘Herkes, kamu giderlerini karşılamaya yetecek mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür’ diyor. Sonra ‘Adil ve istikrarlı bir dağıtım gerekli’ diyor.
BUNUN DİSİ VERGİ DEĞİL, KİMSE MUAF OLAMAZ, BUNA MASRAFÇI DİLİR: Evet adalet istiyoruz ve bu yüzden bugün toplandık. Şirketlerin, zenginlerin ve patronların vergiden kaçmasının her zaman bir yolu vardır. Biz işçiler, maaşımızı almadan vergilerimizi peşin ödüyoruz. Üstelik bu gelir vergisinin oranı da son derece yüksek. Yüzde 15 oranında vergi ödemeye başlıyoruz. Bu yetmez arkadaşlar, doyamıyorlar. Emekçiyi, işçiyi, emekliyi dilim dilim soyuyorlar. Hepinizin bildiği gibi makine şu şekilde çalışıyor. Vergi dilimleri bilinçli olarak düşük tutuluyor. Bu nedenle yılın ayları ilerledikçe fiyatla geçinen bizler, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında sanki zenginleşmiş gibi üst vergi dilimine giriyoruz. Mesela Ocak ayında 1.300 lira vergi ödeyen bir işçi arkadaşımız Temmuz’da 2.500 lira, Ekim’de 3.500 lira ödüyor. O halde öncelikle şunu soralım. Buna kim karar veriyor sevgili arkadaşlar? Bu vergi dilimlerini bu kadar düşük tutarak vergi oranlarını yüksek tutarak cebimize ulaşıyorlar. Evet kaşıkla verilen fiyat artışları kepçeyle, hatta kazanla geri alınıyor. Kelimeleri çarpıtmadan söyleyelim. Buna vergi denmez. Kimse kusura bakmasın. Adı haraçtır.
DEVLET GÜÇLÜLERİ ARIYORSA CEPLERİMİZE BAKMAYI BIRAKMALIDIR: Bunu devletin kendi resmi kurumları bile söylüyor. Bu vergi dilimlerinin düşük belirlenmesinin ne kadar adaletsiz olduğunu söylüyor. Her yıl ülkeyi yönetenler bir oran belirliyor. Buna yine değerleme oranı diyorlar. Şimdi gelecek yıl için bu oranı 3 Kasım’da açıklayacaklar, eğer vergi dilimleri kapalı kapılar ardında değil de değerleme oranıyla artsaydı şu anda 70 bin lira olan ilk vergi dilimi 182 bin lira olacaktı. Yani kârımız 70 bin lira değil, 182 bin lira olunca bir sonraki vergi dilimine geçecektik. Ancak zenginler, işverenlerinden toplayamadıkları ve yandaşları tarafından affedilen vergileri bize ödetmek için bu dilimleri bilinçli olarak düşük tutuyorlar ve yılın ortasında “Hadi artık zenginsin” diyorlar. ” Yani daha fazla vergi ödeyeceksiniz. Kartal Meydanı’ndaki değerli kardeşlerime soruyorum, bu yıl geliri ve alım gücü artan, zenginleşen işçi arkadaşınız var mı? Arkadaşlar yakınınızda, bölgenizde, çevrenizde zenginleşen, geliri artan bir işçi, emekçi, emekli tanıyor musunuz? Kartal Meydanı’ndan hükümete sesleniyoruz. Güçlü olanları biliyoruz. Eğer hükümet güçlüyü arıyorsa ceplerimize bakmayı bırakmalı. Bankaların bilançolarına baksın. Banka kârlarının yüzde 300-500’lere ulaştığına baksın. Yüzde 300’e ulaşan şirketlerin kârlılığına bakmalı, daha fazla vergi almak istiyorsa onlardan vergi toplamalı. Artık yeter diyoruz. Ellerinizi cebinizden çıkarın. Elinizi ekmeğimizden çekin. Ellerinizi ailenizin çocuklarından çekin.
ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ İÇİN YASAL TEKLİF HAZIRLADIK: Ülkeyi birlikte yönetenlere bir kez daha sesleniyoruz. Bu tür kriz dönemlerinde ve bu kadar yüksek enflasyon süreçlerinde ülkeyi yöneten siyasi iktidarın ve hükümetin misyonu, gelirde adaleti, vergide adaleti sağlamaktır. Çalışanın, işçinin, emeklinin işini ve ekmeğini korumaktır. Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi DİSK olarak uzun süredir gelirde adalet, vergide adalet için mücadele ediyoruz. DİSK Yönetim Kurulu olarak Eylül ayında TBMM’nin açılışı öncesinde tüm siyasi partileri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlarını tek tek ziyaret ettik. Biz de bu adaletsiz vergi sistemine dikkat çektik ve önerilerimizi sunduk. Daha sonra artık adil bir vergi sistemi için yasa tasarısı hazırladık. Bu yasa tasarısını Meclis’teki tüm siyasi partilere ve 600 milletvekiline gönderdik.
BU ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİNİ SADECE 5 UNSUR İLE DURDURMAK MÜMKÜNDÜR: Vergide adalet olmadan gelirde adalet olmayacağını biliyoruz. Vergide Adalet Kanununun bir an önce TBMM’den geçmesini, az kazananın daha az, çok kazananın daha fazla vergilendirildiği, faiz, kira ve kârın değil, faiz, kira ve kârın vergilendirildiği adil bir vergi sistemi istiyoruz. ücretler veya tükettiklerimiz. Evet, DİSK’in hazırladığı adil vergi sistemine ilişkin bu tasarıyı tüm milletvekillerinin imzalayıp oybirliğiyle Meclis’ten geçirmesini istiyoruz. Şimdi burada sizden bir şey istiyoruz. Sevgili arkadaşlar. Onlardan önce, Meclis önünde, siyasi iktidar önünde, Meclis’teki siyasi partiler önünde, bugün burada Vergi Adil Kanunu için hep birlikte oy verelim. 5 yön, arkadaşlar, 5 yön, çok değil. “Sadece 5 unsurdan oluşan bir düzenlemeyle bu adaletsiz vergi sistemine son vermek mümkün.”
DİSK’İN 5 MADDELİK HUKUKİ ÖNERİSİ
Bu sözlerin ardından Arzu Çerkezoğlu 5 maddelik yasa tasarısını okudu ve meydandaki işçilerden oy kullanmalarını istedi. Çerkezoğlu’nun okuduğu tasarının maddeleri şöyle:
“-Ücretlilerde birinci dilim gelir vergisi oranı yüzde 10’a indirilmelidir.
Vergi tarife dilimleri en az yeniden değerleme oranı veya asgari fiyat kadar artırılmalıdır.
Asgari fiyatta vergi muafiyeti bulunmaktadır. Büyük çabalarla bunu başardık. Yanlış çalıştırıyorlar. Bu nedenle asgari fiyat vergisi muafiyetinin yeniden çalışanlar lehine düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu ülkede 2008’den bu yana patronlara verilen beş puanın, bu ülkenin tüm varlıklarını üreten çalışanlara da verilmesi gerekiyor.
“Her şeyin otomatize olduğu bu süreçte modası geçmiş damga vergisinin kaldırılması gerekiyor.”
“DEMOKRASİ SADECE 5 YILDA BİR SANDIĞA GİTMEK VE OY VERMEK DEĞİLDİR”
DİSK Başkanı Çerkezoğlu, oyladığı tasarının ardından sözlerine şöyle devam etti:
“Demokrasi budur. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken demokratik bir Cumhuriyet için mücadele eden bizler, bunu bir kez daha ifade ediyoruz. Demokrasi budur, milletin egemenliğidir. Demokratik Cumhuriyet için çabalayanlar, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bunu bir kez daha ifade ediyorum.” Hakkında konuşuyoruz. Demokrasi sadece 5 yılda bir sandığa gitmek demek değildir. Demokrasi, başta personel sınıfı olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin her konuda karar alma mekanizmalarına katılabilmesi demektir. Yani ne kadar vergi ödeyeceğimizi, ne kadar ücret alacağımızı, evimize ne kadar ekmek getireceğimizi ve tüm haklarımızı kararlaştırmak anlamına geliyor. Demokrasi karar verme yeteneğimizdir.
HER TÜRLÜ SORUNLARA RAĞMEN ORGANİZE OLACAĞIZ: İşte bu nedenle, Türkiye’de işçi sınıfının tüm demokratik mekanizmalardan, tüm karar alma süreçlerinden dışlandığı ve dışlanmaya çalışıldığı bugün, bu ülkenin üretken çoğunluğunun, tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenlerin olduğunu söylüyoruz. Bu ülkede nüfusun 3/4’ü tüm zorluklara rağmen örgütlenecek olanlardır. Her türlü tuzağa rağmen birlik olacağız. Her türlü baskıya ve zorluğa rağmen çabalamaya devam edeceğiz. ve dünyadaki bu en adaletsiz vergi sistemini değiştireceğiz. Adaleti sadece vergide değil gelirde de kazanacağız. Ülkede adaleti de kazanacağız. Dünyada adaleti de kazanacağız.
MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ: Ve sevgili dostlar, bu son sözümüz olsun. Bizim için hiçbir zaman kolay olmadı. Ama sevgili kardeşlerim, geçmişe göre çok daha zor bir dönemden geçiyoruz. Ve bu zor zamanda burada olmamız iyi bir şey. İyi ki bu zor dönemde yan yana, omuz omuzayız. İyi ki bu zor dönemde DİSK var, DİSK üyelerinin var. Çünkü çeliğimiz güçlü, geleneğimiz güçlü, irademiz tam ve haklarımızı hep birlikte korumaya devam edeceğiz. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği bu ülkede ve bu topraklarda eşitliğin, özgürlüğün, barışın ve kardeşliğin var olduğu, emeğin Türkiye’sini ve emek dünyasını hep birlikte kuracağız. Buradan yine Kartal Meydanı’ndan emeğimize ve ekmeğimize sahip çıkacağız, koşullar ne olursa olsun gelirde adalet, vergide adalet çabasını artıracağız, sendikalaşmanın ve sendikalaşmanın önündeki tüm engellerin kaldırılması için çaba göstereceğiz. Ürettiğimiz değeri adil bir şekilde paylaşmak için sendikal hakları, grev ve toplu sözleşme haklarını kullanıyoruz. Kıdem tazminatı hakkımızı, son kalemimizi, kırmızı çizgimizi sonuna kadar koruyacağız ve bir kez daha söyleyelim, bu ülkede, bu topraklarda omuz omuza, eşitlik için, adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz. Barış için, kardeşlik için, demokrasi için. İyi şanslar sevgili arkadaşlar. Sağlıcakla kalın sevgili kardeşlerim. Bir kez daha DİSK adına, DİSK yönetim kurulu adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. “Biz her zaman omuz omuza, omuz omuza mücadele etmeye devam ediyoruz.”